Fransa'da 800.000 kişi bütçe planlarına karşı ayakta

Polise göre, Perşembe günü ülke genelinde yaklaşık 800.000 kişinin sokaklara dökülmesi beklenirken, okullar, demiryolu ve hava ulaşımı da grevden etkilenecek. Toplam 80.000 polis görevlendirilecek.

Bu, 2023 yılından bu yana en büyük protesto günü olması bekleniyor. 2023 yılında, Emmanuel Macron'un popüler olmayan Fransız emeklilik yaşını 64'e çıkarma kararını parlamentoda oylama yapmadan yürütme yetkisini kullanarak kabul ettirmesine karşı protesto etmek için çok sayıda kişi sokaklara dökülmüştü.

Gösterilerin yapıldığı gün, Macron'un geçen hafta yakın müttefiki Lecornu'yu bir yıl içinde üçüncü başbakan olarak atamasının ardından Fransa'da siyasi krizin yaşandığı bir döneme denk geliyor. Önceki iki başbakan François Bayrou ve Michel Barnier, bütçe konusunda şiddetli anlaşmazlıklar nedeniyle parlamentoda görevden alınmıştı.

Yeni başbakan olarak göreve çok düşük bir popülerlik oranıyla başlayan Lecornu, önceki iki hükümette savunma bakanlığı görevini yürütmüştü ve geçmiş politikalarla “derin bir kopuş” vaat etmesine rağmen, muhalefet partilerini yeni bir şeyler getireceğine ikna etmekte zorlanıyor.

Lecornu, merkezci selefi Bayrou'nun, Fransa'nın kamu borcunu azaltmak için 44 milyar avro (38 milyar sterlin) tutarında bütçe kesintisi ve kemer sıkma programı içeren popüler olmayan planı nedeniyle 8 Eylül'de güven oylamasını kaybetmesinin ardından atandı. Lecornu, Bayrou'nun iki resmi tatili kaldırma yönündeki son derece popüler olmayan önerisini rafa kaldıracağını söyledi. Ancak sendikalar, Bayrou'nun bütçe kesintilerinin diğer unsurlarının, örneğin çoğu sosyal yardım harcamalarının dondurulmasının, devam edebileceğinden endişe duyuyor.

Lecornu'nun bir bütçe metni hazırlamak ve başka bir azınlık hükümeti kurmak için sadece birkaç haftası var. Muhalefet partilerinin güven oylaması yaparak onu görevden alabilmesi nedeniyle, herhangi bir bütçenin muhalefet partileri tarafından hemen reddedilmesini önlemesi gerekiyor. Macron'un geçen Haziran ayında ani bir erken seçim çağrısı yapmasından bu yana, Fransız parlamentosu sol, aşırı sağ ve merkez arasında bölünmüş durumda ve hiçbir parti mutlak çoğunluğa sahip değil. Bu durum, bütçe konusunda tekrar tekrar çıkmaza girilmesine neden oldu.